O Bir Gizli Kahraman: Ali Ercan Özgür
Projeleri ulusal ve uluslararası bazda alıp, fonlar oluşturup müthiş işlere imza atan ve bugüne kadar duyduğunuz yardım amaçlı sürdürülebilir birçok organizasyonda adı geçen Ali Ercan Özgür ile bir araya geldim.
‘İhtiyaç Haritası’ndan ‘Bir Kira Bir Yuva’ya kadar binlerce insana kesintisiz yardımları ulaştırıyorlar. Partneri yakından tanıdığınız Mert Fırat.
Projeleri İngiltere’den bile talep görüyor.
Yani Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetlerde bu hafta beyni ile yüreği güzelliklerle dolu değerli bir ismi daha ağırlamaktan mutluluk duyarız. ‘İlham olmaya devam’ diyoruz....
*Ali Bey o kadar dolu birisiniz ki size kendinizi anlatın demeye dilim varmıyor☺ Bugüne kadar eğitiminizden iş deneyimlerinize kadar tüm tercihlerinizde bilinçli bir stk’lı olma yolculuğunuza hizmet ediyor gibi…Neden bu alanı seçtiniz?
ALİ ERCAN ÖZGÜR- Sivil toplum alanını seçmemin ana nedenlerinden bir tanesi, çok küçükken İstanbul’da doğup büyüdüğüm mahalledir. Mahalle kültürünün olduğu herkesin dayanışma içinde olduğu bir mahalleydi. Orası da eksiklikleri ve eşitsizlikleri çok küçük yaşta yaşamaya başladığımız bir alandır. Ben de o yüzden etrafımdaki ihtiyaçlara ve sorunlara her zaman bir şekilde kendimi de katarak çözümler üretmeye çalışıyordum. Gördüğüm sorunları tespit edip onları paylaşmak ve çözümün bir parçası olmak istedim. Üniversite tercihleri sırasında kariyer yolculuğu başlarken 1999 depremi oldu. Depremden sonra tabii ki benim bakış açım değişti, çok sevdiğim hem tiyatro hem edebiyat öğretmenimi kaybettim. Sonrasında da o açıdan kendi hayatımı ve kariyerimi planlarken toplum için fayda üretecek bir şeyler yapabilir mi diye hem araştırmaya hem çabalamaya çalıştım.
*Hep böyle yaratıcı mıydınız?
AEÖ- Sanırım, mesela üniversitede öğrenci kulübünde iken indirim kartı yaptık ve bunu o zamanki büyük şirketlerden birine sattık. Erken yaşta bir fikir üret, fayda için geliştir sonra onu isteyen birileri olsun. Sivil toplum alanı, mesela yurtdışında BM zirvelerine gitmek gibi konular girdi hayatıma. 1996 Habitat Zirvesine ben lise öğrencisiydim, okulumuz bizi oraya gönüllü öğrenci olarak yollamıştı. Hem çeviri yapıp hem de orada işte gelenlere mihmandarlık yapıyorduk. Sorun varsa görürdüm onu çözmekle ilgili süreçlerde hep içinde oldum. Bunun da kariyer olabileceğini üniversite ikinci sınıfında fark edince bu alanda kariyer yapmaya karar verdim. Yaklaşık 25 yıldır bu çalışmalarının içindeyim diyebilirim.
İZ BIRAKMAYA ÇALIŞIYORUZ
*Bir çok dernektesiniz…Ülkemizde bölgesel, yerel, uluslararası alanda yardım fonlarından, danışmanlığa geniş bir yelpazede hizmet veriyorsunuz. Aynı zamanda İzmir Ekonomi Üniversetisi’nde öğretim görevlisisiniz. Kendinizi tüm bunların içinde nereye konumlandırırsınız?
AEÖ- Çağımızın gençlere ve çocuklara sunduğu önemli olanaklardan bir tanesi çoklu yetenekler setiyle kendilerini donatabiliyor olmalarıdır. Tabii bu bir çırpıda söyleyebildiğimiz bir alan ama insan kendini keşfederken bunu anlatması kolay olmuyor. Bu keşifte şunu da keşfedeyim bunu da keşfedeyim derken birçok dernekte olmuş oluyorsunuz. Yine uluslararası kalkınma kurumlarıyla, yardım kuruluşlarıyla ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş ilişkisi içindeyim. Bir yandan da bunun teorisi ve akademik tarafını beslemeye çalışıyorum. Buna aslında düşün-yap-deneyimle-öğrendiklerini kağıda dök- analiz et sonra yenileri için bir alan açılsın mantığıyla yapmaya çalışıyoruz. Hem akademik olarak hem üretilen metod ve içeriklerle harmanlayarak aslında bir taraftan da iz bırakmaya çalışıyoruz Bunlar dağınık çalışmalar gibi görünse de kalkınma perspektifinden ele aldığımızda bir ilçenin, bir ilin, bir bölgenin, bir konunun veya bir sorun alanın gelişmesi yönünde ürettiğiniz çalışmalar, metodlar ve kavramlar bütünü olarak değerlendirebilir .
İzmir Ekonomi Üniversitesinde Altuğ Akın hocamız ile birlikte “Medya ve Şehir” adlı bir ders yürütmekteyiz. Kent ölçeğinde medya iletişim aracılığıyla nasıl etkileşime giriyoruzu anlamaya çalıştığımız bir işleyişimiz var. Kentteki sorunlar ve bunlara nasıl çözüm üretebiliriz soruları ile proje bazlı bir ders yürütüyoruz. Hem teorik çerçeveyi verdiğimiz hem proje deneyimini aktardığımız bir süreç oluyor.
İHTİYAÇ HARİTASI, MERT FIRAT İLE YOLLARIMIZI BİRLEŞTİRDİ
*Muhteşem bir oluşuma imza attınız: İhtiyaç Haritası. Fikir nasıl doğdu ve hayata geçirildi? İhtiyaç Haritası ile çok şey yaptınız biliyorum ama okuyucularımızla da paylaşabilirseniz sevinirim
AEÖ-İhtiyaç haritası aslında bizim de ihtiyacımız olan bir oluşumdu. 2012-2013 yıllarında hayatımıza gire sosyal medya herkesin sesi olan bir alandı. ister istemez birbirine yardımcı olmak ve insanlara yardım etmek orada ele alınan konulardan bir tanesiydi. İkinci şey 2011’de Van depremi yaşanmıştı. Hem Van depremi hem 1999 depreminde oradaki yardımların koordinasyon hep bir problem alanıydı. Bu yine böyle aklımızda olan bir konuydu. Afetlere hazırlık ile ilgili bir çalışmada yürütüyorduk o yıllarda. Daha önce ben ‘Şehir Çocuğu’ diye bir blok yapmıştım, şehirdeki sorunları çöz, fotoğrafını çek-paylaş gibi bir blok ve Twitter hesabıydı 2012 yılında. Bir yandan bu projeler dünyasında sosyo-ekonomik haritalama diye şehirlerin elindeki verileri harita bazında, mahalle bazında veri girişi yapıp haritalıyorduk. Aslında harita, veri, data konusu pratikte deneyimlediğimiz bir şeydi. Bir yandan da ben ‘Sosyal Sorumluluk Derneği’nin kurucularındandım. O anlamda da sosyal projeleri ele alıyorduk. Sonrasında sosyal bir harita yapsak, soruları görebileceğimiz ‘Şehir Çocuğu’ mantığında da bunun aslında teknoloji deneyimi olan birkaç arkadaşımla konuşuyorduk, böyle bir takım çalışmalarımız vardı. Aslında ana çıkış noktası burada ama tabii ki Mert Fırat’la tanışmamız ve aslında aynı anda aynı şeyi birbirimizden bağımsız düşünmemiz ve bir arkadaşımızın bizi tanıştırmış olması vesilesiyle fikrimizi geliştirdik. Aslında biz harita ile listeyi yani iki ayrı fikri İhtiyaç Haritası altında topladık. O anlamda aslında farklı düşündüğümüz iki ortak fikri keyifle tartışarak, geliştirerek, arkadaşlarımızı katarak kooperatif ruhu ile oluşturduk ki, oluşumu da aslında bir yardımlaşma kooperatif olarak kurduk.
*Konu partneriniz Mert Fırat gelmişken kendisi çok sevilen bir oyuncu ama neden Mert Fırat?
AEÖ- Kuruluşumuzun aslında kökeni Mert ile beraber aynı fikri düşünmemizdir. Neden Mert Fırat’ın cevabı aslında bu. Mert gerçekten tanıdıkça gerçekten çok daha iyi anlayabildiğiniz biri. 13 yaşında sosyal çalışmalara başlamış ve mahalle kültürü ile etrafındaki olaylara hep duyarlı olmuş. Kültür sanat alanını seçmiş ama proje dünyası ve sosyal girişim alanlarından hiçbir zaman uzaklaşmamış. O anlamda kendisinden kültür sanat perspektifi ile işleri yönetme anlamında kendisinden çok şey öğrendiğim iş ortağım. Sadece iş ortağı olarak da değil bir hayal ortağı ve yol arkadaşı olarak görüyorum. Birlikte yeni birçok yeni proje birçok girişim yaptık. Aslında neden Mert Fırat’a cevabım iyi ki Mert Fırat :) çünkü birlikte düşünebiliyoruz birlikte üretebiliyoruz ve bunu yaparkende insanlara ve kurumlara daha faydalı olma düşüncesi ile hareket ediyoruz. Gelecek nesile ki kendi çocuklarımızda var, iyi bir miras bırakmak adına bugünden o sorumluluğu omuz omuza aldığımız hem değerli bir sanatçı hem girişimci olarak tanımlayabilirim. Mert sanatçı kişiliği yanı sıra kıymetli insani yönü ve etkileyici girişimci aklı ve perspektifi olan biridir. Gelecek yıllar içerisinde hem ondan çok şey öğrenmeye hem de birlikte üretmeye umarım devam edeceğiz.
*Depremde İhtiyaç Haritası eminim çok yarayı sarmıştır. Hemen koordine olabildiniz mi? Bu zorlu süreçte neler yaptınız?
AEÖ- Hemen koordine olabildik aslında, özellikle Elazığ depreminden itibaren ‘Afet Platformu’ diye bir yapının kurucularından olduk. Elazığ’a ilk giden ekiptik. Bu afette de hızla görev paylaşımı yapıp hızla kriz masalarını oluşturduk. Depoları kurduk, bölge ile İstanbul’daki depo arasında köprü kurup hızla ilk temel ihtiyaçları bölgeye ulaştırmaya çabaladık. Özellikle afetlerin ilk 90 günü kriz zamanı, o anlamda da ilk etapta arama kurtarma çalışmaları sürüyordu. Biz arka planda yardımların koordinasyonu için iletişim ağları kurmakla ilgili çabaladık.
*Peki destekler nasıldı?
AEÖ-Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerindeki kurumlar, uluslararası kurum/kuruluşlar ve yurt dışında yaşayan vatandaşlar destek olmak istedi. Sağ olsunlar bizi de güvenilir kurumlardan birisi olarak belirleyip birçok desteği yapmak istediler. Biz de bu konuda o desteklerin ulaşması konusunda son hızla süreci ilerlettik. Burada gönüllüler çok kıymetliydi, iki binin üzerinde gönüllümüz sahada çalışmayı yürüttü. Yine uzakta olup aramalarla destek olan çok gönlümüz oldu. Call center ile yürüttüğümüz bir whatsapp yardım hattı kurduk, onun aracılığıyla tüm yardımlarım koordinasyonunu yürüttük. Araçlarıyla gelen gönüllüler oldu, günde üç dört sefer farklı kırsal alanlara giderek dağıtım yaptılar. Gerçek bir afet imecesinin parçası olmuş olduk.
‘BİR KİRA BİR YUVA’ İLE TÜM TÜRKİYE’YE DESTEK OLUNDU
*Bir Kira Bir yuva projesi o kadar başarılı ve temelleri oturmuş proje ki inanın ilk duyduğumda ‘helal olsun’ dedim. Nasıl gidiyor proje?
AEÖ- Bir Kira Bir Yuva projesi İzmir depreminin olduğu zaman 2. günde ürettiğimiz bir fikirdi. biz acaba insanları hızla evlere yerleştirebilir miyiz bu konuda bir imece ve dayanışma yaratabilir miyiz diye düşündük. İzmir depremi sonrasında İzmir Büyükşehir Belediyesi Hemşehri İletişim Merkezi desteği ile birlikte Bir Kira Bir Yuva projesini hayata geçirdik. Bu kapsamda iki şey yapıyoruz. (1) Ailelerin kiralarını karşılamak isteyenlerin taahhütlerini topluyoruz ve sonra onları buluşturuyoruz. (2) Elinde geçici süreliğine boş evini tahsis etmek isteyenler olursa onları evleri hasar görmüş insanlar için topluyoruz. Bu proje çok etki yarattı ilk üç haftada 46 milyon desteği toplayan ve birçok aileyi hızla konteyner kentleri beklemeden sıcak bir yuvaya kavuşturan bir çalışma oldu. Kahramanmaraş depreminde ise bölgede çok büyük bir yıkım vardı ve insanlar da farklı şehirlere gitmek istiyorlardı. Bölgede de hızla farklı şehirlere gidiş durumu vardı. Bu anlamda İzmir Büyükşehir Belediyesi ile hızla koordine olup Bir Kira Bir Yuva projesini çeşitli eklemelerle tekrar hayata geçirdik. Televizyonda canlı yayın gerçekleşti ve ilk andan itibaren çok büyük destekler oldu. Siteyi açıp canlı yayını yaptıktan ilk 2-3 gün içinde 600 milyon tl'nin üzerinde bir imece yaratıldı. Bir Kira Bir Yuva İhtiyaç Haritasının modelini anlatmak için iyi ve kitlesel bir çalışma oluyor. Bu anlamda örnek bir proje ve ortaklıkla yapılan bir proje olarak aynı zamanda İzmir Depremi özelinde başlayıp tüm Türkiye’ye yayılması ve faydalı olması bizleri mutlu ediyor. Bu anlamda herkesi devam eden desteklere katılmaya davet ediyoruz.
*Bir takım yardım kurumlarına karşı özellikle son dönemlerde güvensizlikler yaşandı. Bu işin denetimi, güvenilirliği nasıl sağlanmalı? Nerede yanlış yapılıyor?
AEÖ- Bu soru için çok teşekkür ederim. Son dönemde yardım kuruluşlarına olan güvensizlik aşikar. Bu yıllardır mevcut olan ve sadece Türkiye’de değil dünyada da olan bir problem. İngiltere'de 2003 yılında yüksek lisansımı bu alanda insani yardımların etkili yönetimi üzerine yaptım. Maalesef bürokrasi ve insani yardımların yönetimi konusundaki yavaşlıklar, teknolojinin az kullanılması ve hesap verilebilirliğin olmaması gibi problemler yaşanıyor. Biz İhtiyaç Haritasını aslında tüm bu sorunları ele alarak daha şeffaf ve hesap verebilir bir yapı olarak kurguladık. İhtiyaçlarını gireni de görebiliyorsunuz destek verenleri de görebiliyorsunuz. Bu anlamda da bazen bir okula eskiden ya 10 tane tekerlekli sandalye gidiyor ya hiç gitmiyor. Hem bunu doğrulayan bir yapı yoktu hem de bunu dengeye oturtan bir sistem yoktu. Biz aslında hem Türkiye’de hem dünyada böyle bir sorun alanı olduğunun tespiti yaptık. Yardımlaşma ve destekler konusunda nerede yanlış yapılıyor sorusuna ise ana cevabım; özellikle Türkiye’de bir sorun olduğunda insanlar ellerinden ne gelirse canı gönülden destek olmaya çalışıyor. Fakat ellerinden gelenleri yaparken de hem uluslararası hem yardımlaşma ile ilgili bazı kurallar mevcut. İyi bir araştırma yapıp gerekirse üye olup veya destekçi olup birkaç tane sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştıktan sonra daha stratejik bir plana dönüşebilir. O yüzden deneyimlemek, gönüllü olmak ve destekçi olmak sivil toplumu büyütecek ve deneyimli kitleleri sürece katacak bir unsurdur. O yüzden katılım, deneyimlemek ve sorgulamak önemli konulardır. Sivil toplum kuruluşlarına üye olmak ve destek vermek bu süreçlerin gelişmesindeki insan kaynağı ihtiyacını daha iyi karşılayacaktır. Buna ihtiyaç var diyebilirim.
*Bir çok ülkede sosyal sorumluluk projelerinde yer alan, danışmanlık yapan, hem içinden hem de tüm bu oluşumlara yukarıdan objektif bakabilen biri olarak gözlemlerinizi merak ediyorum: oluşturulan fonların miktarı o ülkenin en çok ekonomik durumuyla mı, eğitimiyle mi, manevi değerleriyle mi orantılı?
AEÖ- Oluşturulan fonların miktarı o ülkenin en çok hangi durumuyla ilintili sorusu güzel bir soru. Yani aslında hepsi, ekonomik durumla da ilintili. Türkiye’nin ekonomik durumu zorda olsa da bunu ‘‘Bir Kira Bir Yuva’’da gördük ki kumbarasındaki 9 lirasını yollayan da vardı.
Eğitim düzeyi arttıkça topluma geri kazandırmak ile ilgili çabalar daha çok artıyor. Manevi değerler de öyle, imece diyoruz imece Anadolu’muzun bir kültürüdür. Başka bir yerde de illa ki benzer çalışmalar vardır ama bu anlamda vakıf kültürü olan bir toplumuz ki bugün belediyelerin kurulmasının temeli vakıflardır.
Bu anlamda da bir ülkedeki fonların veya sivil toplumun ilerlemesinin temel göstergelerinden birisi gönüllülüğe verdiği önemdir. Gönüllülük ile ilgili mevzuat var mı, gönüllülüğe yönelik destekler ve teşvikler var mı? Gönüllü olmayı teşvik edip işlevsel yürütebiliyor muyuz biraz bununla da ilintili bir durum. Umarım ilerleyen yıllarda gönüllülüğü, sivil topluma katılımı ve sosyal girişime yatırımı çokça artırabiliriz.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Konuşurken başka gezegenden gelmiş gibi hissettim
- Yeni çağ insanı
- Dünya avucunun içinde gibi
- Bu tür insanlardan daha çok olsa keşke
- Teknik kelimeleri çok kullanıyor ister istemez, dinleyen için Çince konuşuyor gibi gelebilir
- Sözünde duran ve disiplinli biri
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
Yürüyüş Koşu
SıkılmakSabretmek
Susmak Konuşmak
Dans Etmek - Oturmak
Klasik Modern -
Dobra Politik
Samimi Mesafeli
Uykucu Uykusuz
Sakin Heyecanlı
Kitap Dergi
Doğa Konfor
Kedi Köpek
Güneş Yağmur
Çay Kahve
EtOT
Disiplinli Rahat
Unutur Affetmez
Tatlı Tuzlu
Çin Yemeği İtalyan Yemeği
Şarap Rakı
Esprili Ciddi