Nil Karaibrahimgil: Münzevi Hayatı Seviyorum
Kelimeleriyle kanatlandıran, şarkılarıyla coşturan, sahne kostümleriyle özgünlüğünü koruyan, güzelliği ile büyüleyen, hep biricik kalmayı başaran özel bir isim Nil Karaibrahimgil.
‘Tek taşını başkasından bekleme, kendin al!’ dedi yıllarca….’Benim kanatlarım var ruhumda’ dedi…’Özgürlüğünüzü koruyun, kollayın, gözetin kızlar!’ dedi… Genç kızları okuttu, kimselere reklam etmeden. Yazarak, şarkı sözlerini yazıp besteleyerek, en zarif haliyle milyonlara ilham oldu; genç ama kaç nesli peşinden sürükledi.
Ruhu derin, algısı geniş çok özel bir sanatçı olan Nil Karaibrahimgil ile Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de ‘ilham’ kelimesinin tam karşılığını görebileceğiniz bu özel sohbetten sizin de aynı keyfi alacağınızı umuyor, harika bir hafta sonu diliyorum.
SANDALYEYE KAYA GİBİ OTURUP, DÜŞÜNÜYOR VE YAZIYORUM
*Her şey yaratıcılığınız için araç gibi duruyor. İçinizde adeta ‘Nil’in Harikalar Diyarı’ var ve okuyucularınız, dinleyicileriniz sık sık bu diyar ile renkleniyorlar. Nil’in dünyası bu kadar renkli mi gerçekten?
NİL KARAİBRAHİMGİL- Renkleri seviyorum orası kesin. Sabah kendimi şarj etmek için kıpkırmızı ya da sapsarı bir şey giyerek başlarım güne. Fakat içim herkesinki gibi karışık. Siyah beyaz taraflarım da var. Griler de var. Skala insanlık skalası. Beni hep gülüyor ya da hep renkli giyinmiş kırlarda koşuyordur diye tanımlayamayız. Tanımlarsak yanılırız. Bir sandalyeye kaya gibi oturup, düşünüyorum ve yazıyorum kendi kendime kaldığımda. Tabi çocuklu hayatın renklerini unutmayalım. Hala yokuş aşağı koşuyorsam bu oğlumun hayatıma kattığı renklerdendir.
HER ŞEY GELİP GEÇİYOR!
*Yazılarınızda, şarkı sözlerinizde kırılmış, üzülmüş, kızmış ya da baş kaldıran sözler olsa bile öyle bir şekilde yansıtıyorsunuz ki yumuşacık akıyor tüm kelimeler… Kızgınlıklarınızı, kırgınlıklarınızı nasıl yaşıyorsunuz? Ve bunları nasıl atlatıyorsunuz?
NK- Bir şekilde, nasıl olduğunu bilmediğim ama iyi çalışan bir toparlanma sistemim var. Bu acıları ve kırgınlıkları yok sayarak değil, onları bir havuz gibi düşünsek içlerinde oturup, rahatlamaya çalışarak oluyor. Soru şu: bu yeni durumun oksijensizliğinde nasıl nefes alıp vermeye devam edebilirim? Bir şekilde her şeyin gelip geçen dalgalar olduğunu fark ettim. Geçicilikte uzun molalar vermenin bir alemi yok. Kızmamış gibi, kırılmamış, üzülmemiş ve hiç kafaya takmamış gibi davranırsanız, kendinizi bir terapist koltuğunda ağlayarak 'çok kırılmıştım' derken bulursunuz. Bu da kötü bir şey değil ama duygular yaşanırsa, güçleri azalıyor. Bir de umudu fazla kaçanlardanım ben galiba. Kafam hemen güneşe doğru dönüveriyor.
*Herkes tarafından benimsenen ‘cici kız’ imajınızın bir süre sonra isteseniz de değiştiremeyeceğiniz bir noktaya gelmesi mümkün mü?
NK- Ben imajımı hiç bir zaman yönetmedim, yönetmeye de kalkmam. Serdar'ın dediği gibi 'insandan marka olmaz'. Bizler yaşayan, değişen, dönüşen, çelişen varlıklarız. Yolculuktayız. Yolcuyuz. Cici kızı ilk kez sizden duyuyorum. Özgür kızı çok duydum. Yine de dediğim gibi, kendimi toplum gözünde nasıl göründüğümle ilgili bir meşgaleye sokarsam, bir önceki cevaptaki terapi koltuğuna döneriz.
ANNE OLMAK BENİ TEMİZE ÇEKTİ
*Anne olmak algılarınızı, yorumlarınızı değiştirdi mi?
NK- Tabi ki. Anne olmak kimi temize çekmiyor ki? Anne olmak temize çekti beni. Oturup her şeyi yeniden yazdım, okudum. Ta çocukluğumdan başlayarak. Anne olmayı kutsallaştırmayı, putlaştırmayı ve kusursuzlaştırmayı doğru bulmuyorum. Çocuklar ancak 'yeteri kadar iyi' anne babalara doğabilirler. O da şanslılarsa. Annelik, insanlığı anlamamı, kalbimi kendim dışındakilere genişletmeyi ve bir çok şeyi daha öğretti bana. Ama anneliğin zorluklarını, uykusuzluklarını, endişelerini de konuşalım. 'Evet ben de' demeye en çok ihtiyacımız olan alanlardan biri bu.
TEV’DE 'NİL’İN KIZLARI'
*Sosyal sorumluluk projelerinizde özellikle kadınlara yönelik, kızların eğitimi gibi alanlarda yer alıyorsun. Sanatçı olarak umut veren bir noktada durduğunuzu düşünüyor musunuz?
NK- Düşünüyorum...Sanatçı olarak değil, Nil olarak. 'Her Çocuk Bir Evren' gibi çocuğa şefkat ve saygıyla çalışan, Waldorf** felsefesini benimsemiş bir yuvanın kurucusu olmak. 'Her çocuk başlı başına bir evrendir, başka, bambaşkadır! ' demiş olmak. 'Yuvam Dünya' derneğiyle, üzerimize ateş topu gibi düşecek olan iklim kriziyle ilgili ses çıkartmak. 'Asıl yuvamız dünya' demiş olmak. Tev 'Nil’in Kızları'yla, doğum günümde, ressam bir bursiyerin hediye yolladığı tablosuna bakmak, 'yeter ki kızlar okusun!' demiş olmak, bir umuttur. Umut başka nedir ki?
(** Waldorf felsefesinde çocuğun başarısından çok mutluluğu amaç edinilir. Burada çocuğun eğitiminde hissederek ve yaparak holistik (bütünsel) düşünmeyi öğretmektir. Bunun için öncelik duygusal-ruhsal gelişimi desteklenir. )
ÜRETEMEME ENDİŞEMDE ÜRETTİKLLERİMLE PANSUMAN YAPIYORUM
*Müzikte az rastlanır sanatçılardansınız. Söz, beste size ait o kadar çok şarkınız var ki ve sürekli yazıyorsunuz. Kendinizi tekrar etmekten veya üretememekten endişe duyduğunuz anlar oluyor mu?
NK- Tabi ki oluyor. Bazen en azından kendimi tekrar ediyorum, başkasını değil diye teselli bulsam da, yenilenmeyi, kabuk değiştirmeyi çok seven biriyim. Üretememe endişesi de var ben de. Ona da pansuman olarak ürettiklerimi basıyorum.
*Hiç şaşırtmadınız –sansasyonel, magazinsel haber anlamında- ama biliyoruz ki hayatın en ufak anını bile şaşırarak yaşayabiliyorsunuz…ne kadar kıymetli, hala şaşırabilmek! Bu anlamda sanat camiasının zorlu taraflarının sizi yorduğu oluyor mu?
NK- Camialarda pek gezindiğimi söyleyemem. Münzevi hayatı seviyorum. Kendi seçtiğim arkadaşlarımla şaşırmak ve şaşırtmak bana yetiyor. Şarkılarımla, konserlerimle, yazdıklarımla şaşırtayım daha ne isterim?
*Yazılarınızın etkilediği geniş bir kitle var. Bu sizi sevilen kişi olarak güçlü kıldığı kadar, ters düşünenler kadar da zayıf düşürüyor mu?
NK- Elbette. Herkes sizi sevemez. Keşke sevse ama zor. Sevilmek için bir şey yapmak boşuna çaba. En iyisi, olduğun gibi olman ve seni o halinle sevenin sevmesi. Ve bunun da sana yetmesi. Bana yetiyor. Artıyor bile.
KALBİ VE AKLI GENİŞLETMEK İÇİN
*Ne okur, ne izlersiniz?
NK- Çok şeyi aynı anda okuyorum. Hem kafam karışıyor hem de içim anca o zaman rahat ediyor. İyi yazıldığını düşündüğüm her şeyi okuyabilirim. Her hafta New Yorker dergisini okuyorum. Şiir okuyorum. Deborah Levy ne yazarsa okuyorum. En son Nuri Bilge Ceylan'ın filmini ve 'Women Talking' filmini izledim. İkisi de başka yönlerden beni sarstı. Beni başka yönlere çekiştiren şeyleri seviyorum galiba. Kalbi ve aklı genişletebilmek için.
MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI: DİNLEMEK VE SARILMAK
*Özgür kızsınız, tek taşınızı tek başınıza takıyor, ruhunuzda kanatlarınızla uçuyorsunuz ve yıllardır yürüttüğünüz güzel bir evliliğiniz var. Hiç çekip gidesiniz gelmiyor mu? Ve mutlu evlilikte önerileriniz neler olabilir mi?
NK- Bu sene bir kısa seyahat yaptım tek başıma. Sevdiğim iki kadın şarkıcının konserine gittim Milano'da. Sokaklarda ve saatlerde hür olmak beni çok mutlu etti. Çekip gitmek istediğim bir hayatım yok çok şükür. Mutlu evliliğin sırrı ne bilmiyorum, ilişkinin her türlüsü sanat. Belki dinlemek ve bol bol sarılmak olabilir.
*Sahne kostümlerinden bir sergi yapılsa sanat eserleri gibi ilgi uyandıracak kadar başarılı, cesur ve tablo gibiler...yanlış hatırlamıyorsam kendi diktikleriniz de oluyormuş. Sahne kostümlerin seçimlerinden, süreçlerinden bahsedebilir misiniz?
NK- Sahne kostümlerimi, yıllarca, annemle kendi topladığımız parçalardan beraber yaptık. Büyük bir arşiv var evde. Şimdilerde Tanju Babacan ve Şansım Adalı'yla hayaller gerçekleştiriyorum. Çoğu konserime ne giyeceğimi, saatler öncesinde gardrobuma girip gönlüme göre karıştırarak yapıyorum. Neyi sevdiğimi biliyorum. Sevdiğim şeyleri giyiyorum. Yeni bir şey almamaya çalışıyorum. Kombinlemenin gücü hiç bir yeni şeyde yok.
*Sosyal medyada severek takip ettiğin hesaplar var mı?
NK- Sosyal medyada takip ettiklerim genellikle çocuk yayınları, kitap tavsiye eden yerler, sevdiğim tasarımcı ve sanatçılar. Kitapevlerine her gün bakıyorum. Eve her gün bir kitap gelir. Çocuk kitabı ya da bize kitap.
29 ARALIK İZMİR’DE
*Yakın zamanda İzmir planınız var mı?
NK- Bu yılbaşı İzmir’e çok yakınız. 29’unda İzmir’lileri Alaçatı Stay Warehouse’a bekleriz. Bu yaz orada verdiğimiz konser çok güzeldi. İzmir’i, Çeşme’yi çok seviyorum. Seneye güzel bir ‘hoşça kal’ diyelim beraber ve yeni yıla içimiz kıpır kıpır girelim.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Maalesef çok uzun sohbet etme şansımız olmadı
- Sıcak ve samimi
- Photoshop filan değil, gerçekten çok güzel!
- Sahneyi dolduran ve seyirciyi coşturan bir sanatçı
- 29 Aralık’ta Çeşme Alaçatı’da olacakmış, yeni yıla öncesi harika bir organizasyon olacağa benziyor
- Hayatın tüm bulanıklığına rağmen insanlık yolculuğundaki öz bilinci sayesinde gayet net, açık ve öz.
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
Koşu Yürüyüş
Sıkılmak Sabretmek
Susmak Konuşmak
Oturmak Dans Etmek
Modern Klasik
Politik Dobra
Mesafeli Samimi
Uykusuz Uykucu
Sakin Heyecanlı
Dergi Kitap
Konfor Doğa
Kedi Köpek
Güneş Yağmur
Kahve Çay
Ot Et
Disiplinli Rahat
Affetmez Unutur
Tatlı Tuzlu
Çin Yemeği İtalyan Yemeği
Şarap Rakı
Ciddi Esprili