Kameranın Arkasındaki Beyin: Cem Bayoğlu
Fotoğraf sanatçısı Cem Bayoğlu, sonrasında hiçbir teknik desteğe ihtiyaç duymadan sadece çekim sırasında kullandığı malzemeler ile “Sinful Colors” adını verdiği her biri sanat olan eserleri ortaya çıkarıyor. Muhteşemler!
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetbetler’de sanatı ve sanatçıyı sizlerle buluşturmaya devam ediyoruz. Hiç durmayan, sürekli yenilikleri kovalayan, uygulayan, uluslararası boyutta işler yapan Cem Bayoğlu’nun çılgın fikirlerine bu sohbet ile dahil oluyoruz.
Ülke çapında 50 sanatçının eline valizi verdi ve hayat yolculuğu hikayelerini fotoğraflayarak kitabına aktardı. Durmadı, ülkemizde ilk defa sadeliği ve işlevselliği ile öne çıkacak olan ‘cvland’ adlı iş bulma uygulamasını hayata geçirdi. Okudukça ilham alacağınız sohbet ile sizleri baş başa bırakıyoruz.
YAPILMAYANI YAPMAYI SEVİYORUM
*Cem yıllardır fotoğraf sanatı yapıyorsun ve eserlerine bayılıyorum. Neler yapıyorsun?
CEM BAYOĞLU- Çok teşekkürler. Yaratıcı işleri seviyorum. Sanatta da farklı teknikler denemek hoşuma gidiyor. Örneğin “Sinful Colors” ve “Berceste” serilerim birbirinden tamamen farklı tekniklere sahipler. Berceste dijital manipülasyonlardan oluşuyor. Sinful Colors ‘da ise, küçük ışık ve renk dokunuşları hariç hiçbir dijital müdahale yok. Ne ise o! Ben yapılmayanı yapmayı seviyorum hayatta. Sürekli yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Kendimi tekrarlamayı sevmiyorum. Şimdilerde bir de siyah beyaz seri yapmak istiyorum.
*Sinful Colors’da kullandığın çekim tekniği senin bulduğun bir teknik mi?
CB- Boyalarla çekilen binlerce fotoğraf var elbette ama şu an kullandığım tekniği bir yerde ya da birinde görmedim. Yıllar içinde gelişip şekillendi… Yani, evet öyle diyebilirim.
*Fotoğraf sanatına kadar giren yapay zeka ile ilgili ne düşünüyorsun?
CB- Dünyada yapay zeka destekli bir çok iş yapılıyor. Ben de son serimde yapay zeka desteği kullandım. Bu son işlerimi fotoğraf değilde görsel sanat diye tanımlamak daha doğru geliyor. Sanatta her teknik kullanılabilir, üstünde ne kadar konuşup tartışsak da zaman beraberinde değişim getiriyor.
BİN KAREDE BİR KARE ÇIKARABİLMEK!
*Sence dünya yapay zeka ile nereye gidiyor?
CB- Korkutucu bir yere doğru gittiği kesin! Kendi mesleğim için konuşacak olursam; fotoğrafçılık üç ayaktan oluşan bir iş: 1- Ön hazırlık süreci 2- İşin görünen kısmı; yani deklanşöre bastığın bölüm… Burada ışık, açılar, tecrübe devreye giriyor. 3- Görünmeyen bölüm; bilgisayar başında fotoğrafları düzenlediğin kısım. Re-touch dediğimiz bu son aşama yapay zeka ile ortadan kalkacak gibi yakında.
Sinful Colors fotoğraf serimde gördüğünüz o fotoğrafların sadece bir karesini yakalayabilmek için o gün 1.000 -1.500 adet civarında fotoğraf çekiyoruz. 1000 tanede bir kare yakalıyoruz, bazen 1000 tanesinin hepsi çöpe gidebiliyor.
*Fotoğrafların nerelerde sergileniyor?
CB- İstanbul’da DifoArt benim temsilci galerim. DifoArt Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Contemporary, Akaretler gibi önemli sanat fuarlarında fotoğrafçıları temsil ediyor. Bir de Cobra Art Gallery var Amsterdam’da. Onlarla birlikte de Avrupa’nın önemli sanat fuarlarında ve galerilerde yer almaya devam ediyoruz.
*Peki sence fotoğraf sanatı nedir?
CB- Hayal gücünü teknik beceri ile birleştirip görsele aktarabilmek diyebilirim. Oysa günümüzde yapay zekanın devreye girmesiyle birlikte teknik bilgi ve beceriye de gerek kalmayacak gibi görünüyor. Bu işin sonu yok! Tecrübeli bir fotoğrafçı olabilmek için yüzbinlerce fotoğraf çekiyorsunuz… Geldiğimiz noktada ise yapay zeka o tecrübe ve birikimi değersizleştirmeye başladı. Eline hiç fotoğraf makinası almamış birisi bile görsel sanat eserleri yapabilir artık.
MULTİ-DİSİPLİNER OLUN
*Yıllarını fotoğrafa adadın ama aynı zamanda başka hobilerin ve işlerin de var. Gençlere neler önerirsin?
CB- Gençlere önerim multi-disipliner olsunlar. Çünkü artık tek bir konu üzerinde uzmanlaşmak, yeterli değil. Çok gezip çok görmeye çalışsınlar, farklı hobiler edinmeye çalışsınlar. Yaptığınız her şey birbiri içinde yeni kapılar açıyor. Ben epeyce gezdim, farklı kültürler tanıdım, dalgıçlık yaptım, tek motorlu uçak kullandım, biraz müzisyenlik var, farklı spor dallarıyla uğraştım… Tüm bunlar kendimi tanımam için bir deneyim… ‘Hayat bir gün, o da bugün’ mottom ile ilerliyorum. Tüm bunlar yıllarca birikiyor, birikiyor ve an geliyor bir şekilde yaptığın işe yansıyor.
*Doğru söylüyorsun bize hep ‘aman tek bir şeye odaklan’ diye öğretildi…
CB- Evet bunu en yakından yaşayan da benim! İlkokula 5 yaşında başladım. Öğretmenim daha okulun ilk haftalarında aileme sanata yatkın olduğumu söylüyor, ailem de sanki bunun tersi söylenmiş gibi hayatım boyunca elektrik mühendisi olmam için uğraştılar. Aile işimiz elektrik üzerine, sanayi üzerine… Yıllarca aile işinde çalıştım. Fotoğraf, 2011 senesine kadar yalnızca hobiydi. 2011’de babamı ebediyete uğurladık. İşte o zaman kararımı verdim. Küçük bir stüdyo açtım, sonrasında buradaki büyük stüdyoya geçtim. Yani aslında 2011 yılından sonra tamamen fotoğrafçılığa yöneldim.
*Peki o yılları kayıp yıllar olarak mı görüyorsun?
CB- Yok, o dönem de önemli bir deneyim hayatımda… 15 yıl kadar aile şirketimizde görev aldım ve bu süre içinde birçok işe alım gerçekleştirdim. O işe alımlar sırasında personel bulmanın zorluğunu bizzat yaşadım. İş ve personel bulmanın çok daha kolay olması gerektiğini her zaman düşünmüşümdür. İşte o zamanlar aklıma, içinde iş ilanlarının olmadığı bir sistem kurmak gelmişti. Telefonlarda kameraların yaygın olmadığı 2005’li yıllarda, İzmir, İstanbul ve Ankara’da, içinde kameralı bir kayıt sisteminin olduğu küçük ofisler kurup, iş başvurusunda bulunan kişilerin videolarını kaydederek videolu bir aday veritabanı oluşturmak vardı. İşverenler bu şekilde adayların ön mülakatını izleyebileceklerdi.
‘cvland’ İLE KOLAY İŞ BULMA
*Ne kadar öngörülüymüşsün! Ee sonra ne oldu?
CB- Teşekkür ederim. O dönem bu projeyi rafa kaldırdık. Sonra aradan yıllar geçti, pandemi dönemine geldik. Baktım hala yapan yok. Yazılımcı çok sevdiğim bir dostum var, onun da adı Cem… Cem Yaşar. Kendisi uzay mühendisi, müthiş bir insan. Ona projemden bahsettim ve yaklaşık 2 yıllık bir çalışmanın ardından ortaya “cvland” çıktı. Dünyada ilk kez içinde iş ilanlarının olmadığı, adayların profillerine video ekleyebildikleri, adayların izni olmadan bilgilerinin paylaşılmadığı bir mobil uygulama… İşverenler de birkaç dakika içinde üye olarak aday veritabanına sınırsız şekilde ulaşabiliyorlar.
*Peki cvland’in diğer iş bulma platformlarından farklı nedir?
CB- Geleneksel iş bulma siteleri, işverenlerin iş ilanları yayınlaması ve adayların da bu ilanlara başvurması üzerine tasarlanmış durumda. Ayrıca adayların iletişim bilgileri para ödeyen her işverene gösteriliyor.
cvland’de, işveren olarak uygulamaya girdiğiniz anda, aday veri tabanında ne kadar aday varsa, istediğin özelliklerde filtreleme yaparak herkesi görebiliyorsun. Ne zaman ki bir kişiyle görüşmek istiyorsun, o kişiye görüşme isteği yolluyorsun. O kişi de onay verirse iletişim bilgilerini işverene bir kredi karşılığında veriyoruz
*Harika bir uygulama bu!
CB- Bana sorduğun soru vardı ya Gözde, o 15 yılı kayıp olarak görüyor musun diye! İşte o 15 yıl olmasaydı cvland ortaya çıkmazdı! Bu o zamanlardan hayalim olan bir uygulamaydı… Belki biraz deli dolu olabilirim ama çok çalışkanımdır.
KİTABIN ÇIKMASI İÇİN KENDİ YAYINEVİMİ KURDUM
*Cem iyi hatırlıyorum sen daha önce bu projeden bana bahsetmiştin, hem de çok başka bir projeni hayata geçirdiğin bir zamanda bahsetmiştin. Yıllarını alan zorlu bir projeydi ve çok da başarılı olmuştu! Kitabından bahsedebilir misin lütfen?
CB- O kitap da benim yeni şeyler yapma arzumla ortaya çıktı. Yapılmamış olanı başarma arzumun bir başka yansıması diyebilirim. “50 Yolcu” konseptinde bir kitap hiç yapılmamıştı. Tabii ki ünlülerin, sanatçıların portrelerinin olduğu kitaplar var ama 50 kişinin ortak bir konseptte fotoğraflarının ve yine bu konsept üstüne yazılarının olduğu bir başka iş bilmiyorum. Aslında projeye başlarken 77 kişi olacak diye yola çıkmıştım ama 50’de bıraktım. Kitabın oluşması beş senemi aldı.
Birçok insan bu kitap için yapılamaz, yapılsa basılmaz, basılsa dağıtılmaz, dağıtılsa da satılmaz diyorlardı! Zor oldu ama yaptık. Gerçekten yayınevleri benim istediğim formatta basmak istemediler. Yayınevi kurdum. İstediğimiz gibi bastık ama yayınevini kurup basmakla iş bitmiyor. Bunu dağıtmak gerekiyor. Punto yayınevi kitabın dağıtılmasında destek oldu. Kitaptaki isimler sosyal medyada paylaşımlar yaptılar ve sonuçta kitap satıldı ve tükendi. Tükendi diyorum çünkü koleksiyon kitabı formatında basmıştık ve bu formatta bir daha basılmayacak. Böyle bir sanat kitabı yapmak bu coğrafyada kolay iş değil ama gururla söyleyebilirim ki literatüre geçecek bir iş oldu.
*Deneyimlemekten hiç çekinmiyorsun di mi?
CB- Deneyimlemenin sonu yok. Yeni şeyler öğrenmeden ve üretmeden yaşamak anlamsız geliyor. Bir de insan öğrendikçe, ne kadar çok şey bilmediğini farkediyor, mütevazileşiyor… Mesela fotoğrafçılığa ilk başladığım zamanlarda kendimi, şu an olduğumdan çok daha iyi bir fotoğrafçı zannediyordum. Zaman geçtikçe ve öğrendikçe aslında ne kadar az şey bildiğimi farkettim. Sonra daha çok çalışmaya başladım. Şimdi “sen iyi bir fotoğrafçı mısın?” diye sorsan, 15 yıl önceki gibi bir cevap veremem.
*Bundan sonrası için planların nelerdir?
CB- Fotoğraf hep olacak ama cvland’i bir dünya markası yapma hayalim var. cvland şu anda sadece Türkiye marketinde aktif ve yeni olmasına rağmen oldukça iyi gidiyor. Doğru adımları atarak global markette yer almak şu anki hedefimiz. Hayata güzel izler bırakabilmek için çalışmaya, üretmeye devam.
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
Yürüyüş Koşu
Sabretmek Sıkılmak
Susmak Konuşmak
Oturmak Dans etmek
Klasik Modern -
Politik Dobra
Samimi Mesafeli
Uykucu Uykusuz
Sakin Heyecanlı
Kitap Dergi
Doğa Konfor
Kedi - Köpek İkisi de
Yağmur Güneş
Çay Kahve
Et Ot
Rahat Disiplinli
Unutur Affetmez
Tatlı Tuzlu
Çin Yemeği İtalyan Yemeği
Şarap Rakı
Ciddi Esprili