Hastalık Yok, Hasta Var: Levent Buda
Hastalıklarla, rahatsızlıklarla mücadele ederken kişiyi bütüncül bir zihniyetle ele alan homeopatinin ülkemizde ve hatta yurt dışında da hatırı sayılır ismi Levent Buda ile %100 İlham Veren Sohbetler’de bir araya geldik. Homeopati alanında ülkemizde öncü isim olan ve bir çok kişiye homeopati ile tanıştıran Levent Buda herkesin kendine has iyileşme koşullarını olduğunu, sağlıklı kalmanın ve hastalıklarla baş etmenin yollarını anlattı. Sağlıklı günleriniz olsun!
ALMANYA HOMEOPATİ’Yİ TANITMAM İÇİN BURS VERDİ
*Seni tanımayan yok! Her şeyde olduğu gibi senin de meslek hayatındaki değişimin, yol ayrımını merak ediyorum. Meslek hayatının başlarında okuduğun, çalıştığın alanlardan bahsetmeni rica edeceğim
LEVENT BUDA- Her hekim gibi ben de mezuniyetim sonrasında devlette çalışmaya başladım. Bir devlet hastanesinin acil servisinde çalışıyordum. Başlangıç olarak çok iyi bir görevdi. Şimdi çok eskide kalmış gibi geliyor. Ama hakikatten eski, geçen yüzyıldaydı. Sonra oğlum doğduğunda bir sağlık ocağına geçip birinci basamakta görev yaptım. 3 yıl orada çalıştıktan sonra da Dokuz Eylül Ün. Mediko Sosyal Hizmetler birimine başhekim olarak atandım. İşte bu dönemlerin her birinde benim ilgi alanımda farklı iyileştirme yöntemleri vardı. Girit kökenli bir ailede yetişmenin sonucunda ot yemeklerinin içinde büyümek bana bitkiler ile ilgilenmem konusunda acayip bir şevk veriyordu. O dönemde bu işin sadece bitkiler ile olduğunu düşünüyordum. Ancak hiç de öyle değilmiş. Bir dolu başka iyileşme yöntemi var, artık bunu biliyorum. Bu arada askerlik görevimi Kayseri’de yaptım. Bu dönemde Almanca öğrenmeye başladım. Sonra İzmir Goethe Enstitüsü’nde Almanca eğitimimi tamamladım. İşte tam da o dönemde internet gelişmeye başlamıştı. Ben de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbbın en gelişmiş olduğu Almanya ile yazışmaya başladım. En sonunda iyi Almanca konuştuğum için Wis-Hom Avrupa Homeopati Enstitüsü bana ileride Homeopati’yi Türkiye’de tanıtmam ve geliştirmem koşulu ile önce Temel Eğitim için sonrada Eğiticinin Eğitimi kursları için bursa verdi. Bende yaklaşık 6 yıl kadar bu eğitimlere düzenli olarak katıldım.
Aslında bakarsanız bütün bu çabalarımın amacı bursumun karşılığını ödemek. Bir de görünür olmayı da seviyorum. Bu belki de homeopatik konstitüsyonel özelliklerimin sonucu.
*Çok iyi…Peki samimi cevap isteyeceğim. Homeopatiden bağımsız bir sorum olacak: Doktorluk mesleğini yerine getirirken canını sıkan aksaklıklar oldu mu?
LB- Beni yokluklar, iş yeri (hastane ya da diğer sağlık birimleri) koşullarının yetersizliği, elimdeki yetersizlikler çok da fazla yormadı. Aldığımız ücretlerin yetersizliği de zorlayıcıydı. Ancak gerçekten yorucu ve üzücü olan benim için hep iletişim problemleri idi. Anlanmamak ya da anlamamak iletişim de hep ket vurucu faktörlerdir. İşte böylesi durumlar özellikle çok zorlayıcı.
BÜTÜNSEL BİR İYİLEŞME YÖNTEMİ
*Anladığım kadarıyla birçok etmenleri olan bir alan. Bize biraz bilgi verebilir misin? Bu alanın özellikleri, farklılıkları ve avantajları neler?
LB- Şimdi bir homeopat gözü ile sayarsam ki objektif olmayabilir: homeopati muhteşem bir iyileşme yöntemi çünkü bir kere hastalık kavramı bizim için insanın yaşam yolu içerisinde herhangi bir zamanda, herhangi bir şekilde tesadüfi olarak başımıza gelen bir olay olarak görmüyoruz. Hastalık bizim için hep olan, sağlık statümüzün belli dönemlerde dengesinin bozulduğu ve şikayetlerin ortaya çıktığı ve hastanın da bir o kadar sorumlu olduğu bir durum. İşte bu açıdan bakınca hastalığa aslında bütünü kapsayan bir durum olduğunu fark ediyorsunuz. Durum böyle olunca da aslında hastalığı (günümüz yaygın bakış açısı ile) iyileştirmenin çok anlamlı olmadığını, asıl anlamlı olanın hasta insanı iyileştirmek olduğunu keşfediveriyoruz. Aslında en önemli olan fark da, avantaj da bu.
Yani bütünsel bir iyileşme yöntemi, doğal, hastaya zarar vermeyen ve yan etki oluşturmayan ilaçları kullanıyor olmamız, hem farkı diyebiliriz, hem de avantajları…Yani ilaçların %70-75’i bitkilerden elde ediliyor, %20 civarında da mineraller var. Biraz da arı, mürekkep balığı vb. hayvanlar var.
*Homeopatide plasebo etkisinden faydalanıyor musunuz?
LB- Plesebo etkisi ilaç niyetine aldığımız her şeyde var. İyileşmek için su içseniz yarar. Ancak bunu homepatik remedilerin birer plesebo olduğu hurafesine bağlayacaksanız, bu işlemez. Çünkü yapılan tüm araştırma ve meta analizlerin %75 ve 80’inin sonuçlarına göre plesebo karşısında homeopati çok daha etkilidir.
*Rahatsızlığı olan kişi geldi. Neler yapılıyor? Kendisini nasıl bir süreç bekliyor?
LB- En güzel kısım bence hasta ile olan görüşme ve muayene kısmı. Öncelikle hasta ile ilk görüşmede şikayetlerinden başlamak üzere yaşam tarzı ile ilgili uzun uzun konuşuyoruz. Ne yer, nasıl yer, ne içer, soğukçu mu, yoksa sıcakçı mı, uykusu nasıl, terleme ve WC alışkanlıkları gibi bedenin temel fizyolojik fonksiyonları nasıl, alışkanlıkları nasıl gibi çok da soru soruyoruz. Zihnini ve duygularını konuşuyoruz. Sonra gerekirse muayene ve laboratuvar tetkikleri istiyoruz. Sonuçta hepsini birleştirip hastaya bir tedavi protokolü çıkarıyoruz. Genel olarak tedavi 6-8 ay, ayda bir kez görüşme gibi bir süreç alıyor. Hedef bütünsel tam iyilik. Ben de bu anlamda %75-80 gibi bir oranda başarılıyım.
*En çok hangi rahatsızlıklara yanıt verilebiliyor?
LB- Şimdi o bu demek çok zor. Bütünsel bir bakış açısı olduğu için hemen her hastalıkta kullanılabilir. Zaten bizim için hastalık yok hasta var demiştik az önce. Bana da bugünün bakış açısı ile migrenden, romatizmal hastalıklara, zihinsel hastalıklardan, alerjilere ve kanser tedavisine tamamlayıcı olarak çok fazla hasta geliyor.
*Psikoloji ile paralel giden bir tedavi yöntemi görüyorum karşımda. Zihin, psikoloji, beslenme ve dış faktörler doğru ve dengede olduğu zaman hastalansak bile üstesinden gelinebilir mi?
LB- Hem de nasıl! Yeter ki, iyileşmeye istekli ve azimli olalım. Zaten aslında homeopatik bakış açısı ile hastalığa baktığımızda özde kendi sorumluluğumuzu fark ediyoruz. Bence bu da çok önemli bir kazanım.
* O zaman Homeopatide her insanın yapısına uygun ayrı tedavi şekilleri sunuyorsun…
LB- Biz bireysel özellikleri kişinin bütünü içerisinde değerlendiriyoruz. Yani kişiyi zihin-ruh-beden-çevre (sosyal ve fiziksel) bütünü içerisinde değerlendirip. Kişiye özel bir iyileşme planı sunuyoruz. Bu süreçte kişinin iyileşme isteği çok önemli bir yer işgal ediyor. Ve sonuç olarak kişi süreç içerisinde zorlanmadan, farkına vara vara iyileşiyor
KİM NORMAL? KİM SAĞLIKLI?
*Gözlemlerine göre sağlıklı insan kime dersin?
LB- Sağlıklı kişi kime denir, çok şaşırtıcı ve anlam yüklü bir soru bence. Günümüz bakış tarzıyla hep sormaz mıyız?: ‘kim normal?’ diye. Eeee, kim sağlıklı öyleyse? Sanki şikayetsiz olmak sağlıklılık gibi duruyor. Ama ya zihin ne olacak, hırslarımız, kaygılarımız ve korkularımız yok mu? Ya da hep mutlu muyuz? Bu metaforik sorular aslında sağlığın farkına varmak için. Bilinçte her şey dengede ise, fizik beden, zihin ve ruha öyle bilgiler akar ki, hormonlar dengede salgılanır, enzimler optimum fonksiyon gösterir, genlerden protein sentezi düzgün işler ve bu şikayetsizlik halini doğurur ki, buna sağlık denebilir. Yani kısaca sağlık dengede olma halidir ve sırat köprüsünde durmak gibi bir durumdur. Denge bozulursa her üç bedende de şikayetler çıkar. Bu da hastalıktır.
*Neler yapmalıyız? Nelerden sakınmalıyız?
Neler yapmalıyız?
-
Farkında olmalıyız
-
Anda kalmalıyız
-
Mutlu etmeliyiz ki, mutlu olalım
-
Kendimize vakit ayırmalıyız
-
Yeni şeyler öğrenmeliyiz
Nelerden sakınmalıyız?
-
Her şeyin aşırısı
-
Hiç tecrübe etmemek
-
Sürekli sempati yapmak
-
Hiç empati yapmamak
-
Sürekli kontrol etmek
*Uzunca yıllar İsviçre’de bulundun, bu aralarda HongKong’a yerleşiyorsun. Ülkeler, farklı kültürler arasında gidip geliyorsun. Bireyler kadar toplumların da sağlıklısı oluyordur diye düşünüyorum. Sence de böyle bir farklılık var mı? Varsa gözlemlerini merak ediyorum
LB- Hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri, sistemler yaşayan organizmaları oluşturur. İnsan da böyle olduğu gibi toplumlarda yaşayan birer organizmalardır. İnsanın sağlıklısı ya da hastası olduğu gibi, toplumlarında sağlıklısı ya da hastalıklısı da vardır. İş böyle olunca her toplum hasta olabilir, sonra da iyileşebilir. Sağlıklı olan toplumların en temel özellikleri bireylerin birbirlerine duydukları saygı ile bir arada olma azimleridir. Bir de eğitimli olmak diyeceğim ama bu okul eğitimi değil, saygı eğitimi.
*Doktor olmadan homeopat olduğunu söyleyenlere karşı bir yasa var mı? Ve bunun eğitimi nasıl alınıyor?
LB- Elbette var. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıbbı düzenleyen 6225 sayılı yasaya göre hekim olmadan bu yasa ve ardından gelen yönetmelik ile tanımlanmış olan yöntemleri uygulamak suçtur ve hapis cezası öngörülmüştür. Hekim olmadan homeopati yapıyorum diye ortaya dökülenler de aleni suç işlemektedirler. Tabii ki homeopati öğretiyorum diye ortaya çıkanlar da. Ülkemiz kanunlarına göre homeopati eğitimi sadece sağlık meslek mensuplarının kabul edildiği ve Bakanlıkça onaylanmış üniversitelerde verilen kurslar ile olmaktadır. Başka hiçbir kursun geçerliliği yoktur.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Çok neşeli, keyifli bir insan
- Sohbeti güzel
- Mesleğine aşık
- Dış görünümüne özen gösteren biri
- Duygusal yönü var ve bu da sanatçı yanını besliyor: güzel yazıyor
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
KoşuYürüyüş
Sıkılmak - Sabretmek SABIR EN BÜYÜK ERDEM DEĞİL Mİ?
Susmak - Konuşmak Sus ve dinle, sonra yorumla
Dans Etmek - Oturmak Her zaman dans, dans sabaha kadar dans
Klasik - Modern Ne klasik, ne Modern: Her birinin ayrı bir güzelliği var -
Dobra-Politik : Dobra da politik de. Yerine göre.
Samimi - Mesafeli Her zaman samimi. Gerçek ruhum ile
Uykucu - Uykusuz Ne uykucu, ne uykusuz. Gece kalkıp yazdığımı bilirim.
Sakin - HeyecanlıHem sakin hem heyecanlı. Bazen de kaygılı
Kitap - Dergi- Okumak olsun. Hem kitap, hem dergi
Doğa - Konfor Bu yaşta artık konfor.
Kedi - KöpekHem kedi, hem köpek. Bayılırım dostlarımıza
Güneş - Yağmur Güneş de, yağmur da. İkisini de severim. Ama fırtına sevmem
Çay - Kahve Yerine ve zamana göre hem çay, hem kahve
Et-Ot Bir Giritli için her zaman ot
Disiplinli - RahatDisiplin ile iş yapan rahat ruh
Unutur - Affetmez : Hemen unuturum. Kin hiç tutmam
Tatlı - Tuzlu Tatlı da, tuzlu da. Bazen bir arada
Çin Yemeği - İtalyan YemeğiYemek olsun, Çin de olabilir, İtalyan da. Yeter ki, makarna olsun.
Şarap - Rakı Hem şarap, hem rakı. Ama uygunsa öncelik rakı
Esprili - Ciddi Hep esprili, eğlenceli