California’da İngilizce Stand-Up Yaptım: Utku Ergin
Yeni nesil gürül gürül geliyor. Ege İşlekel öğrendiği programları sadece merakı ve ilgisi olduğu için farklı formlarda işlemeye ve eserler oluşturmaya başlıyor. Rönesans eserlerini dijital manipulasyonla buluşturuyor ve ne oluyorsa ondan sonra oluyor. Gucci gibi dünya devi bir marka İşlekel’i ekibine alıyor. Facebook, şimdiki adıyla ‘Meta’ ona partnerlik teklif ediyor ve Spark AR denen platformda Türkiye’deki ilk ortağı oluyor.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de yeni neslin en iyi örneklerinden biri ile sizleri tanıştıracağız. Yaratıcı, yeni çağı yakalamış, üzerine değer katmış biri Ege İşlekel. Ve lütfen bir ara eserlerine bakın; yeni yüzyılın Rembrand’ı!
RÖNESANAS ESERLERİNİ MANİPÜLE EDEREK BAŞLADIM
*Ege bey iç mimarlık okuyorsunuz ve daha sonra hobi olarak sosyal medyada paylaştıklarınızla tüm dünya sizi tanımaya başlıyor…herkes bir şeyler paylaşıyor ama tüm dünya görmüyor! Sizin hikayeniz nasıl başladı?
EGE İŞLEKEL- Evet iç mimarlık okudum. Okuduğum sırada ve sonrasında üç boyutlu modelleme programları, onları görselleştirme ve sunumları ile ilgili birçok program öğrenmeye başladım. Bunları öğrenince mimarlıkla ilgili çalışmaların dışında farklı alanlarda da kullanılabildiği için ben de bunu denemeye başladım. Bu arada benim Rönesans eserlerine karşı aşırı bir ilgim vardır; babam küçüklüğümden beri bunların hikayelerini bize anlatırdı. Ben de bu programları öğrendiğimde bu iki kaynağı birleştireyim dedim. Başlarda pratik yapmak için çok temel çalışmalar yaptım. Sonra gözüme güzel gözüktükçe sosyal medyada paylaşmaya başladım. Bunları paylaşırken birilerine bir şey kanıtlamak gibi bir hedefim yoktu, tamamen hobi amaçlı idi. Yani ahşap boyama yapsaydım onu paylaşacaktım. Tamamen kendim beğendiğim için koydum. İlk Rönesans heykellerini manipüle ederek başladım; onları Türk motifleriyle harmanlıyordum…
*Neden peki?
Eİ- Tamamen programın neler yapabileceğini görebilmek için yapıyordum. Baktım yaptığım çalışmalar çok gerçekçi olmaya başladılar. Bunları yaparken programın özelliklerini de öğreniyordum. Bu arada bu programla Rönesans eserlerini manipüle etme çalışması yani rönesans eserlerini dijital manipulasyonla buluşturma fikri ilk benimle başladı diyebilirim.
*Gucci tarafından keşfedilmeye kadar geçen süreçteki takipçi sayınız, ilgi nasıldı?
Eİ- Benim en büyük çıkışım Gucci’nin beni keşfetmesi ile oldu. Gucci ile birlikte takipçi sayım çok yükselmeye başlamıştı ama bir sene öncesinde hiçbir şey yoktu!
‘GUCCİ BİLE BENİ SEÇTİYSE DEMEK GÜZEL ŞEYLER YAPIYORUM!’
*Gucci ile bir araya gelmeniz nasıl oldu?
Eİ- Beni takip etmeye başladıklarında bir mesaj attılar. Gucci dünya çapında 15 tane sanatçı seçti. Kimisi analog kolaj yapan, kimisi benim gibi dijital görsel manipülasyonları yapan insanlar, bazıları heykeltıraş… 15 kişinin içinden birisi olmak, seçilmek çok gurur verici bir duyguydu. Arada aynaya bakıp şunu söylüyorsun ‘Gucci bile beni seçtiyse demek güzel şeyler yapıyorum!’
*Nasıl bir sistemle çalışıyorlar?
Eİ- Dünyanın her tarafından seçilen bu 15 kişiydik. Zaten bu sanatçılarla yüz yüze çalışma imkanı yoktu. Bize yeni çıkacak ürün grubunun konseptini verdiler. Zaten sonradan bu ürün grubu çok popüler oldu. ‘Bunların reklam görsellerini hazırlayın’ dediler. Bizi bu alanda tamamen serbest bıraktılar. Bizden birkaç çalışma ve yaptığımız bu çalışmaların fotoğraf görsellerini göndermemizi istediler. Onlar da içlerinden bir veya iki tanesini seçtiler. Tabii çok yoğun bir süreç. Bütün görsel taramaları yapılıyor, inspiration (ilham) olacak bütün araştırmalar, gözlemler yapılıyor. Eserlerimizi Gucci'ye sunabilmek için de bize bir ay kadar bir süre verdiler ki bu çok yeterli ve hatta bence uzun bile bir süreydi.
Gucci ile işbirliğim bununla da kalmadı. Sonra tekrardan benimle çalışmak istediler. Milano Fashion Week’e onlar için Instagram filtresi yaptım.
TÜRKİYE’DE FİLTRE YAPAN İLK KİŞİLERDENİM
*Fitre yapmak bambaşka bir şey değil mi? Yazılım işi değil mi?
Eİ- Evet işte ben ona da merak sardım! Hatta Türkiye’de instagram filtresi yapan ilk kişilerdenim ve zaten sonrasında bununla birlikte Facebook, şimdiki adıyla ‘Meta’ bana partnerlik teklif etti. Bu platformun adı Spark AR diye geçiyor. O dönem Türkiye'de ilk ve tektim, şu anda sanırım partner olan 2 kişiyiz. Ben şahsi olarak partnerim ve bir tane de ajans var.
*Çok gurur verici bu… Spark AR nasıl platform?
Eİ- Instagram’da uygulanan filtreler bu programla yapılıyorlar. Bu program da Facebook’un kendi programı. Programın adı da Spark AR ve burada bulunan creatorların (tasarımcıların) birbirleriyle konuştuğu kendi topluluğu var. Aynı zamanda Spark AR partnerlik diye bir şey var. Bu da aslında Facebook’un partnerliği oluyor, ben de o partnerlerden birisiyim.
*Peki Facebook’un dünyada ve Türkiye’de kaç tane partneri var?
Eİ-Türkiye’de ilk ben vardım sonra bir de ajans dahil oldu. Dünyada ise yaklaşık 100 civarı partneri bulunuyor.
*Bu partnerler ne yapıyorlar?
Eİ- Markalar Facebook’tan Instagram filtresi istiyorlar. Facebook partnerlerinin portföyünü müşteri ile paylaşıyor. Markalar da beğendikleri, tercih ettikleri ile çalışmalarını yapıyorlar. Tabii ben Facebook’la partnerliğe başladıktan sonra çok büyük markalarda çalışmaya devam ettim: H&M, Alexander Wang, Universal Music Studios, Pandora gibi…
*Peki markalar neden filtre istesinler?
Eİ- Kullanıcılar filtreyi her kullanıp paylaştığında yukarıda markanın ismi geçiyor. Filtreye sadece yüzümüze konan maskeler gibi düşünmeyin. Markayı ön plana çıkartan, görünürlüğünü fazlalaştıran çok fazla filtreler var, alternatifler var. Ben işin bu tarafı ile ilgileniyorum yani aslında işin kreatif süreci, markaların görünürlülüğünü arttıracak fikirleri bulma kısmı. Mesela size bir örnek vereyim: Bir pırlanta markasına nasıl bir filtre yapabiliriz? Bu fitreyi herkes görsün ama ben belirli kullanıcılara istediği ürün yelpazesini, onlara özel göstermek istiyorum. Bunun için ne yapıyorum? Soru cevap mekanizması oluşturuyorum. Sorularla, verdikleri cevaplarla, sadece ilgili oldukları ürünlere yönlendirip, bakmalarını, takip etmelerini sağlayabiliyorum. Böylelikle bir bakıma kişilik testi ile kullanıcıya uygun ürünü finalde gösteriyorum diyelim.
*Bunu şimdi siz Facebook’la beraber yapıyorsunuz. Peki bunu dışarıdan freelance yapmanız mümkün mü?
Eİ-Aslında Milano’da yaşarken kendi şirketim vardı ve bunu zaten freelance şeklinde dışarıdan yapıyordum. Milano’da da yedi sene yaşadım. Orada bu işi yaparken inanılmaz boyutlara iş geliyordu. Türkiye’ye geldiğimde iki sene freelance çalışmaya devam ettim. Sonrasında bir şirketten bana kreatif managerlik teklifi geldi.
KANYE WEST BENİM GÖRSELİMLE SOSYAL MEDYASINI KAPATTI
*Tüm bunlar Gucci’den sonra oldu değil mi?
Eİ- Evet Gucci’den sonra herkes bir anda benle röportaj yapmak istedi. Daha önce yapmış olduğum eserler üzerine makaleler yazıldı. Bizim ailede doktor sohbetleri çok olur. Babam ve amcam doktor oldukları ve sürekli tıpla ilgili sohbetler ve görseller içinde olduğumdan anatomiye merakım vardı. Heykellere birebir kas yapılarını ve anatomiyi çok doğru bir şekilde yerleştirmek üzerine çok fazla anatomik referans inceledim ve böyle bir çalışma serisi yaptım. Yapmış olduğum bu çalışmalar üzerine başka bir ülkede ‘anatomiye bu kadar doğru yaklaşan bir çalışma görmemiştik’ diye çok hoşuma giden bir makale yazıldı.
2017 senesinde Kanye West sosyal medya hesabını geçici bir süre kapattı. Kapatmadan önce de son kare olarak benim daha önce yapmış olduğum sosyal medya bağımlılığını eleştirdiğim bir çalışmayı paylaştı. Bu son paylaşımı olduğu için de herkes Kanye West’ in sosyal medya hesabını kapatışını benim görselim ile duyurdu. Biraz da şanslıyım galiba.
*Dijital manipülasyona dair sosyal medyada birçok görsel görüyoruz ama sizin yaptıklarınız duyguya hitap ediyor…
Eİ- Ben çalışmamı yaparken insanları güldürmeyi değil de düşündürmeyi hedefliyorum. Mesela bir çalışmamdan bahsedeyim: bir kadın son nefesini vermek üzere ve şarj kablosu boynuna dolanmış. Görüyoruz ki telefonun şarjı bitmiş…ve aslında günümüzde de şarjımız bittiğinde, internet olmadığında, elektrikler kesildiğinde, bir anda hayattan koptuğumuzu hissedebiliyoruz. Dışarı çıktığımızda aslında bunların hiçbirisine ihtiyacımız yok ve bunu gözlemlediğimde ilk olarak buna uygun bir sanat eseri aradım. Eseri gördüğümde ‘tamam işte bu’ dedim.
*Çalışmalarınızda yapay zeka kullanıyor musunuz?
Eİ- Hayır, yapay zekayı kullanmıyorum. Zaten benim başladığım dönemde yapay zeka yoktu. Benim dönem elle yapılan kolaj tekniği ile dijitalde yapılan kolajın birleşimi bir döneme denk geliyor.
*Peki sanatta yeni bir akıma etkiniz olduğunu düşünüyor musunuz?
Eİ- Bu tekniğin adı dijital foto manipülasyon ama şunu söyleyebilirim Van Gogh gibi, Mona Lisa, İnci Küpeli Kız gibi klasik eserleri foto manipülasyon tekniğini uygulayan ilk kişilerdenim diyebilirim. Sonrasında çok benzerlerini görmeye başladık.
*Aslında siz belki de dadaizm akımının dijital platformdaki çağdaş versiyonusunuz?
Eİ- Evet çok doğru, böyle denebilir. Belki biraz zamanla günümüze uyarlanmış hali.
*Şu anda neler yapıyorsunuz?
Eİ- Markaların sosyal medya platformlarında kendilerine özel instagram ve tiktok filtreleri, Markaya özel grafik çalışmaları, Konsepte uygun dijital fotomanipulasyon işleri ve günümüzde yeni yeni popüler olan 3 boyutlu animasyonların normal videolara gerçekçi bir şekilde entegre edilmiş 15 saniyelik viral video işleri. Kısacası bir markanın sosyal medyada kullanabileceği tüm reklam işlerinin tasarımları.
ORTAMLARI AÇIK KİTAP GİBİ OKUMAYI SEVERİM
*Peki genel olarak eserlerinizde en çok nelerden ilham alıyorsunuz?
Eİ- Benim en çok etkilendiğim alan dışarıda ki yaşantıdır. Sokağa çıkarım, halkın olduğu yerlerde oturup, gözlemlerim. Sosyal ortamlarda daha çok dinlemeyi severim. Oralardan bir şeyler kapmaya, daha sonra kullanabileceğim malzemeler çıkarmayı seviyorum. Sohbet ettiğimiz o tüm ortamlar benim için açık bir kitabı okumak gibi…
*Dışarıda filtre yapan bir yetenek varsa bunu görüp, keşfedebiliyor musunuz?
Eİ- Evet biz sürekli bunların kontrolünü, gözlemini yapıyoruz zaten. Nasıl ben zamanında yetenek avcıları tarafından keşfedildiysem Türkiye’de ve dünyada bu tarz çalışmalar yapan yetenekleri de keşfediyoruz.
*Lüks tüketim ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Eİ- Lüks markaların çıkarttığı koleksiyonların daha ulaşılabilir markalara tasarım anlamında önderlik ettiğini düşünüyorum ve saygı duyuyorum. Tabii ki tüm koleksiyon bir kişiye baştan sona uygun olmuyor ama herkese hitap eden parçalar çıkabiliyor. Ülkemizdeki lüks tüketim anlayışıyla Avrupa’daki arasında epey bir fark var. Türkiye’deki lüks tüketimi biraz daha belki kaba bir tabir olacak ama Arap kültürüne daha yakın. Sahip olduğu şeyi göstermeyi istediği için onu alıyor, taşıyor veya kullanıyor. Bu markalar zaten Avrupa’nın içinde, çok kolay ulaşılabilir olduğu için orası da buna bu gözle bakıyor. Türkiye’de bu markalara ulaşmak ve fiyatların geldiği noktalar Avrupa ile kıyaslanmaz!
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Eğitimiyle, görgüsüyle, duruşuyla pırıl pırıl biri
- Prensipli ve disiplinli
- Yeni fikirlere açık, vizyoner
- Çocuksu bir merakı ve olgun bir iş ahlakı var
- Avrupa kültürüne yakın ama milliyetçi ve ailesine düşkün
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
KoşuYürüyüş
Sıkılmak Sabretmek
KonuşmakSusmak
Dans Etmek Oturmak
Klasik Modern
Dobra Politik
Samimi Mesafeli
Uykucu Uykusuz
Heyecanlı Sakin
Kitap Dergi
Doğa Konfor
Kedi Köpek
Güneş Yağmur
Çay Kahve
Ot Et
RahatDisiplinli
Unutur Affetmez
Tatlı Tuzlu
Çin Yemeği İtalyan Yemeği
Rakı Şarap
Ciddi Esprili