California’da İngilizce Stand-Up Yaptım: Utku Ergin
Ona gülmemek mümkün değil. Tam yeni nesil kafası.
Yarattığı her tiplemenin ruhuna girebilen, bunlar için ‘alter ego’ diyen; yine kendisinin yarattığı müthiş hazır cevap, ilişki koçu ‘Tutkum Boğuşmak’ karakteri ile fenomenleri olan Utku Ergin ile bir araya geldik.
Sürekli yeniliğin peşinde, düşünen ve güldüren bir isim olan Utku Ergin yıllar öncesinde stand-up ve komediyle uğraşanlara ‘Açık Mikrafon’ platformunu kuruyor.
İnsanlar kendi dilinde bile espriyi zor yaparlarken, yapsa da anlaşılmazken, Utku Ergin California’da İngilizce stand-up gösteriler yapmış.
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de bu hafta işi güldürmek olan insanın iç dünyasına kapı araladık. Güldürmenin bile ne çok emek istediğini Utku Ergin ile fark ettik.
Her şeye rağmen ve her şeye inat ‘gülmeyi sevenlere’ gelsin bu güzel sohbet
*Utku Bey, Hacettepe Ekonomi okudunuz, peki ne oldu da bu yol ayrımına girdiniz?
UTKU ERGİN- Ben aslında çocukluğumdan beri müzik yapıyordum. Ortaokulda korolarla başladım, uluslararası festivallere katılıyorduk. Müzikle öne çıkan, kendi stüdyosu olan bir Anadolu lisesinde okudum. Rock grubu kurduk. Vokal yapıyordum, gitar çalıp, besteler yapıyordum. Üniversitede ekonomi okuyordum ama hayatımda müzik hep oldu. Üniversite son sınıfa doğru çok garip bir şekilde komedyen olmam gerektiği fikri geldi.
*Komedyenlik karar verilecek bir şey mi? Nasıl oluyor? Arkadaş arasında gaza mı geliyorsunuz, ne oluyor?
UE- Komedi ile ilgilenen arkadaşlarımın bir kısmı gerçekten de günlük hayatta da komik oldukları için komedi ile ilgileniyorlar ve yapıyorlar ya da söyleyecek şeyleri olduğu için komediyi bir yöntem olarak kullanarak söylüyorlar. Benim için çocukluğumdan beri ister aile içerisinde olsun, ister arkadaşlarla olsun hep bir şeyler anlatırım ve gülerlerdi, başka yaş gruplarından, başka ortamlarda insanlar ve bu hep çok doğal gelişen bir durumdu. Sahnedeyken de konserlerimin arasında seyircilere bir şey anlatıyordum ve gittikçe bu durumun şarkılardan daha fazla keyif verdiğini fark etmeye başladım. Böyle olunca komedyen olmaya karar verdim ama bu eğitimi olan bir iş değil. Türkiye’de de açıkçası bu işin bir sektörü yoktu. Stand-up’ta tek isim Cem Yılmaz ve 90’lar döneminden Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer gibi çok büyük isimler var ama yeni başlayan biri için ortada bir yol yoktu o yıllarda(2011). Bu işe başlamak isteseniz nereden başlayacağınızı bilemiyordunuz. Kendi gösterimi düzenlemem gerekti. Amerika’da İngiltere’de bütün ülkede komedi kulüpleri vardır, oralarda açık mikrofon geceleri yapılır ve amatörler sahneye çıkıp kendini gösterebilir, iyi gidenler bunu bir kariyere çevirir. Türkiye’de böyle bir şey yoktu. Benim ilk tecrübem, daha önce Chicago’da akademisyenlik yapmış üniversitedeki bir hocam bana bir sabah 9 dersinde amfide stand-up yapma fırsatı tanıdı. Ben de hocama jest olsun diye ekonomi üzerine şakalar yaptığım bir gösteri yaptım. Sonrasında Ankara’da yaklaşık bir saat kadar stand-up yapabileceğim bir yer ayarladım. Bu arada bu iş nasıl yapılıyor diye bir dönem California’ya gittim, komedi kulüplerine gittim, İngilizce stand-up yaptım. Sonra buraya dönüp burada bu işle uğraşmaya devam ettim.
İLK ZAMANLARDA SEYİRCİ YOKTU!
*İstanbul'a gelişiniz nasıl oldu?
UE- Açıkçası çok planlı olmadı. Ekonomik olarak hayatımı kazanabilmek için ve gece ile gündüz arasında büyük uçurumlar olmaması adına, kreatif endüstride bir iş istiyordum. Bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Stajyer olarak bir yandan reklamcılık yaparken akşamları da stand-up yapıyordum. O dönem Old City Comedy Club’da komedyen bir arkadaşımla beraber açık mikrofon geceleri düzenlemeye başladık. Aynı sıralarda BKM Mutfak’tan birileri benim tek kişilik gösterimi izlemeye gelmişti, BKM ile öyle tanıştık ama tabii yani ilk zamanlarda pek seyircimiz yoktu.
*Eyvah büyük bir hayal kırıklığı olmuyor mu peki?
UE- Olmaz olur mu! Ama bir şekilde bu işi düzenli olarak yaparak burada bir kültür oluşmasını sağladık. Bahsettiğim dönem 2014. Old City Comedy Club’da yaptığımız açık mikrofonda ilk hafta belki seyirci yoktu ama sonraki haftalarda artık kapıdan artık seyirciye geri çevirmeye başlamıştık. Tam o dönem Old City Comedy Club kapandı. Ben de BKM’den beni izlemeye gelen ekibe bizi izlediğini gittim ve ‘açık mikrofonu sizinle yapalım mı?’ diye sordum, ‘bir hafta deneyelim’ dediler ve hala daha bu etkinlik her hafta devam ediyor. Ben iki sene boyunca Açık Mikrofonu organize ettim, sonra başka arkadaşlar yapmaya devam ettiler. 2015’te BKM’de ilk uzun gösterimi yaptım. 2015’in sonunda aynı zamanda İngilizce stand-up gösterileri yapmaya başladım. Bir yandan yan komedi projeleri, bir yandan Kent Fm’de Bi’ Limon Bi’ Sirke diye bir program yapmaya başladım.
*Peki ilişkileri hangi ara girdiniz?
UE- Gösterilerimde ilişkiler odağında birçok şey anlatıyordum. Her ne kadar stand-up gösterisi metni olan bir oyun olsa da, bunun içinde interaktif alanlar açıp seyirciyle konuşmayı ve o ana dair şakalar yapmayı çok seviyordum. Buradaki o hazırlıksız ve spontane durum çok keyifli oluyordu, sanki çok sınırlı bir alan gibi görünse de insanların kalbini kırmadan şakalarınızı yapıyorsunuz ve seyirci de bunu anlıyor. 2015’ten beri çok keyifli bir şekilde bugünlere kadar gelindi.
İlişkilerle ilgili uzunca süre çok materyal oluşturduğum için Bi’ Limon Bi’ Sirke projemle tamamen kadın-erkek ilişkileri komedisi üzerine hem bir radyo programı, hem bir YouTube skeç kanalı yaptım. Prodüksiyon için çok basit imkanlarımız olduğu için tabii ona göre videolar yapıyorduk ama güzel bir kitlesi vardı.
*Bir psikolog ya da bir ilişki koçu değilsiniz ama yine de bundan dolayı tepki almamışsınızdır diye düşünüyorum çünkü esprileriniz o kadar tatlı ki eminim bu köşeleri yumuşatmıştır
UE- Evet değilim…Günlük hayatımda da bu alanda merakım olduğu için okuduğum, tükettiğim birçok şey var. Kendi hayatımda da çok önde bir konuydu. Arka arkaya çok uzun ilişkilerim olan bir dönemden geçtim kız arkadaşlarımla. Hep gündemimde olan ve algılamaya çalıştığım bir konu oldu ilişkiler dolayısıyla.
YARATTIĞIM KARAKTERLERİ GERÇEK SANANLAR OLUYOR
*Müthiş tiplemeleriniz var. Tutkun Boğuşmak hepsinin önüne geçti ama ilk nasıl başladınız?
UE- Çok rahat ses değiştirip, farklı tiplemelere girebiliyordum. Bunu bir yerden sonra ufak ufak videolara yansıtmaya başladım. Müslüm filmi çıktığında biraz tipim de benzediği için Müslüm filminin etkisinden çıkamayan adam diye bir video yapmıştım, keyifli sonuçları oldu.
Sonra seri halinde videolarına devam ettiğim karakterler ürettim süreç içinde. İlk önce Tutkum Boğuşmak’ı yaptım. Sonra neşeli bir alem delikanlısı olan Ankaralı Samet ve siyasetçi bir tiplemem olan, Biraz Liberal Parti Genel Başkanı Özgür Temkinli’yi yaptım. Bunları yaparken reklamcılık yapmaya devam ettiğim için hepsine aynı şekilde odaklanmak zor oluyordu tabii.
İnsanların bir kısmı bu karakterleri gerçek zannediyor! Tutkum’u sahneye taşıyabildiğim için o diğerlerinden öne çıktı. İlk başlangıcını 2019’da, 14 Şubat için yapmıştım. Tutkum Boğuşmak’la bir skeç serisi yaptım. Sevgililer Günü’nde ilişkiler uzmanı olarak bir şeyler anlattım ama geyik tabii.
*Aşkım Kapışmakla alakası var mı?
UE- Bu karakteri yaratırken, Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi mezunu kardeşim beni giydirdi ve karakter görsel olarak ortaya çıktı. Videoyu çekmeden hadi bu karaktere bir isim verelim dedik. Kardeşim de ‘Aşkım Kapışmak’ var, ismi baya ilginç dedi. O an bu da Tutkum Boğuşmak olsun diyince güldük baya, içinde Utku geçen bir isim istiyordum çünkü. İsim şakası olmaktan öte bir alakası yok, tatlı bir şaka oldu bu karakter de ilişki uzmanı olduğu için. Ama isim haricinde Tutkum baya şahsına münhasır bir tip tabii.
Gösteride insanlar çok özel hikayelerini paylaşıyorlar. Duruş itibariyle kendi etik tavrını bozmadan ve izleyiciyle hiç kırıp dökmeden bir diyalogla bunu yürütmeye özen gösteriyorum. Tutkum Boğuşmak karakteri daha ulaşılamaz ve çok kıyas götürmeyecek parlaklıkta bir hayatı olduğunu söylüyor, hissettiriyor ama içeriğiyle ilgili kimseyle konuşmuyor, kendisiyle ilgili özel detaylara girmiyor. Bu tavrı ve tüm özellikleriyle benim için bir pelerin gibi bir şey, insanların daha rahat konuşabilecekleri bir karakter olmayı sağlıyor.
*Peki hep görüyoruz Recep İvedik, Superman, Huysuz Virjin gibi karakterler her zaman oyuncunun gerçek kimliğinin önüne geçmiştir. Tutkum Boğuşmak Utku’nun önüne geçtiğinde ‘sen biraz kenarda dur’ dediğiniz olmuyor mu?
UE- Sonuçta bazı zamanlarda bu garip olabiliyor çünkü düzenli olarak ve canlı olarak sahnede bu persona olarak sürdürdüğüm bir performans yapıyorum. Ama gösteride başlayıp bitiyor karakterle ilişkim gösteride ne yapayım diye düşündüğüm durumlar hariç.
Yakın zamanlarda reklamcılığı bıraktım, en son Yemeksepeti’nin Kreatif Direktörlüğünü yapıyordum yaklaşık 2 yıldır, bi’ nevi jübile gibi oldu. O yüzden bırakmak gibi bir niyetim yok ama önümüzdeki dönem stand-up gösterim yeniden daha fazla odaklanacağım bir dönem olacak.
YENİ BİR STAND-UP YAZMAYA BAŞLAYACAĞIM
*Siz bırakmak isteseniz de seyirci bıraktırmayacak çünkü Tutkum çok sevildi!
UE- Ben de çok mutluyum bundan tabii. Tutkum Boğuşmak Show ön hazırlık süreci pek olmayan, sonuçta tamamen doğaçlama olan bir gösteri. Kalan zamanlarımda uzun zamandır zaman ayıramadığım, yeni stand-up gösterimi yazmaya başlayacağım.
Tutkum’u çok severek yapıyorum ve hayatımın sonuna kadar yapmak isterim ama hayatımın sonuna kadar aralıklarla yapmak isterim herhalde, hep aynı tempoda sürmesi zor olabilir. Stand-up’a 20’li yaşlarımda başladım. 30’larıma geldim. Bu zamana kadar birçok şey birikti. Bunun üzerine çalışıp yenilemek istiyorum. Ayrıca kendim yazıp, kendim içinde olabileceğim ve oynayabileceğim projeler yapmak istiyorum. Zaten tüm bunların hazırlık aşaması sahneye ara vermemi gerektirebilir öyle dönemlerde. Yakında böyle bir niyetim yok ama.
*Merak ediyorum genelde komedyenlerde gördüğüm bir şey: normal hayatlarında sanki ciddiye alınmama endişeleri var gibi, sizde de böyle bir kaygı var mı?
UE- Büyük üstatlar gibi hep komik olma beklentisinin yorgunluğuna düşecek kadar büyük bir şey yaşamadım hayatımda, öyle bir durumla pek karşılaşmıyoruz herhalde. Bir şey konuşup da ciddiye alınmadığın bir mecrada bulunmadım açıkçası, daha kişisel aktarımlar yapmak için yeniden Adaptasyon Hayvanı podcast’ime dönmek istiyorum ama. Orada zaten biraz daha ben hangi konulara kafayı takıyorsam onlara yönelik kendi sorgulamalarımı falan anlatıyordum, bu sahnedeki komedi performanslarına göre daha ciddi bir aktarım tarzı ve ben kimsem, neler düşünüyorsam onunla ilgili sahnedeki kadar anlık güldürme kaygısı olmadan, yalın ve daha samimi bir anlatım imkanı veriyor.
İLİŞKİYE ADINI KOYMAYA ÇEKİNİYORLAR!
*Peki genel tespitiniz ilişkiler nereye doğru gidiyor?
UE- Ülkenin genel gidişatındaki belirsizlik ilişkilere de yansıyor sanırım. İnsanlar bir ilişkiye adını koymaktan ya da uzun vadeli planlara girmekten çekiniyorlar. Artık herkes herkese, her yerden ulaşabildiği için sıradan bir insan hayatının geçmiş dönemlerde sunamayacağı kadar sosyalleşme ihtimal ve yolları var. Hayatınızda birinin olması eskisi kadar önemli değil artık çünkü herkes her an yeni bir flörte başlayabilir durumda ve gelecek kaygısı, belirsizlik duygusu daha anlık seçimlerle bir hayat yaşamayı öne çıkarıyor gibi duruyor birçok genç insan için.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Kendini mesleğine o kadar adamış ki ego sıfır
- Sohbet sırasında da hazır cevap ve komik olmak gibi bir kaygısı hiç yok
- Kültürlü ve sürekli kendini yeniliyor
- Geniş bir seyirci kitlesi var
- Disiplinli biri
İkili Seçeneklerden (pembe olan kısımlar konuğun tercih ettikleri)
KoşuYürüyüş
Sıkılmak Sabretmek
SusmakKonuşmak
Oturmak Dans Etmek
Klasik Modern
Politik Dobra
Mesafeli Samimi
Uykucu Uykusuz
Sakin Heyecanlı
Dergi Kitap
Konfor Doğa
Kedi Köpek
Yağmur Güneş
Çay Kahve
Ot Et
DisiplinliRahat
Affetmez Unutur
Tatlı Tuzlu
Çin Yemeği İtalyan Yemeği
Şarap Rakı
Ciddi Esprili
KİMLİK
Burcu: Aslan
Okuduğu Okullar : Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü
Bekar-aile: Bekar
İlgi alanları: Mizah, Müzik, Siyaset, Yemek, Futbol
%100
1-Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?
Hep öğrenmeye devam etmek.
2- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?
Sahne
3- Yüzde yüz güvendiğin kişi?
Kardeşim
4- Yüzde yüz bilmek istediğin şey?(kimsenin bilme imkanının olmayacağı neyi bilmek isterdin?)
Siyaset tarihinde kırılım yaratan birçok olayın perde arkası.
KİMSİN?
1-Kimin beyninde olmak isterdin?-düşüncelerini merak ettiğin-
Christopher Nolan
2-Kimin gözleriyle dünyayı görüp, algılamak isterdin? Leonardo da Vinci.
3-Bir şov olsan hangisi olurdun? Tutkum Boğuşmak Show.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
1-….çok iyi yaparım : Rakı masası playlistleri.
2-…hiç beceremem : Tamirat işleri.
3-Çevrem beni…….biri olarak tanımlar : Midesine düşkün.
4-Az kişi bilir ben…..biriyim : Çok yoğun politika takip eden
MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN
1-Kazandıklarım: Sabır ve inanç.
2-Yatırımlarım: Çıkarsız sevgi